D-E-F-G
Perş. 15 Mart 2007 - 18:57
D
Dağan:İpten dokumalar yapılan yer tazgahında iplerin gergin durmasını sağlayan üç tane dalın uçlarının bağlanmasıyla yapılan
araç
Dalak:Bal peteği.
Dalamak:Kedi köpek gibi hayvanların ısırması.
Dalaşmak:Kedi, köpek gibi hayvanların birbiriyle kavga etmesi.
Dalevera:Hile, kurnazlık.
Dallamak:Hırsızlık etmek.
Damar otu:Kan kesen otu da denen yayvan, 10 15 cm kadar büyüyebilen bir bitki.
Dana:1 yaşına kadar olan sığır yavrusu.
Dana boğan(Dana gıran da denir):Çöpleme . Dalları eskiden hasta olan buzağıların bğazlarında delik açmak için kullanılırmış.
Darı:Mısır
Daraklik(İ uzatılarak söylenir):Uzun ve beyaz gövdeli, yaprakları tırtıllı bir ağaç türü, Akçaağaç.
Dasdar:Yere serilen veya örtü olarak kullanılan bir dokuma çeşidi.
Davun:1-Dert , hastalık. 2-İnsanları öldürdüğüne inanılan efsanevi yaratık.
Dayımu(U uzun söylenir):Dayı oğlu.
Daylak:Uzun ve ince.
Debertmek:Kurcalamak.
Değezdürmek:Dokundurmak.
Dehlemek:At eşek gibi hayvanları yürütme sözü.
Dekmük:Tekme.
Demir:Tarla belleme aracı ,bel.
Demlik:Çaydanlık.
Dekmük:Tekme.
Delümsek:Tam deli olmayan, saf kişi.
Depinmek:Kurulanmak.
Depüngü:Tekme.
Deze(İlk e uzun söylenir):Teyze
Dezemu(İlk e ve u uzun söylenir):Teyze oğlu.
Dıman:1-Duman. 2-Sis.
Dırmaç:Yük taşımak amacıyla kullanılan bir dokuma çeşidi.
Dışarılık:Büyü ve cinler etkisiyle olduğuna inanılan olay.
Dışlık:Boş vakit , zaman.
Dibek:Buğday döğmeye yarayan içi oyuk taş.
Dibelü:Olağan, normal.
Diken orağı:Ağzı uzun , diken ve çalı kesmede kullanılan bir orak çeşidi.”Kelenti” de denir.
Dik horan:Bir horon çeşidi.
Dillü:Çok konuşan.
Dinelmek(N harfi genizden çıkarılarak söylenir):Ayakta durmak.
Dirlik:Varlık.
Dirlikli:Varlıklı, düzenli, cömert.
Ditmek:Küçük parçalar koparmak.
Divildemek:Hareket etmek.
Divrek:Hareketli ,dinç.
Dizlik:Kadınların giydiği şalvar ,”Don” da denir.
Dizme:Evin içindeki tahta duvar.
Dizmek:Sıralamak.
Doğan:1-Yırtıcı bir kuş. 2- Tarla bellemede kullanılan bellerin tutmaya yarayan baş kısmı.
Dokuz depe:Aslan pençesi
Dokuz taş : Farklı büyüklükte dokuz taşın üst üste konmasıyla oynanan bir oyun.İki grup halinde oynanır. Bir grup taşları bekler diğer grup elemanları sıra ile bezden sarılarak yapılmış yumruk büyüklüğünde bir topu atarak taşları devirmeye çalışır. Yığından taş yıkmayı başardıkları zaman kaçarlar. Bekçi olan grubun elemanları topu aralarında birbirlerine atarak kaçanları vurmaya çalışırlar.Vurulan kişi oyundan çıkar. Kaçan grup elamanlarının hepsi vurulmadan taşları tekrar yığmayı başarırlarsa çul yapmış sayılırlar ve oyun yeniden başlar. Eğer bütün elemanlar vurulursa vurulan grup taşların başına geçer, diğer grup top atarak taşları yımakaya çalışır.
Donanma:Silah atarak ilerleyen grup.
Donatmak:Giydirip kuşatmak, süslemek.
Doran:Mısırın tepesindeki çiçekler.
Doran atmak:Mısırın tepesinden çiçek açması.
Doruk:Ladin
Dönderme:Tavanın kapağından yararlanarak altı üstü çevrilerek yapıla bir kızartma çeşidi.
Döşek:Yatak.
Döşemelik:Kadınların alışveriş sırasında gecelik kumaş anlamında kullandıkları sözcük.
Dulda:Yağmur almayan saçak altı gibi yer.
Dutacak:Sıcak tencereleri tutmaya yarayan bez parçası.
Dutalık:Ara sıra vuran hastalık. Sara.
Duman:Sis.
Düdek:Haşlanmış kuru fasulye.
E
Ebe:Babaanne ,büyükanne.
Ebe köme:Ebegümeci
Ebem elması:Alıç.
Ecinnü:Cin.
Eğ:Bıçak, orak gibi araçları bilemeye yarayan araç.
Ehil:İşten anlar.
Ehnez:Zayıf.
Ehya:Gübre.
Ekseri:Daha çok.
Eletmek:Götürmek,iletmek.
Elik keçisi:Karaca.
Eliğin körü:Kızınca söylenen bir söz.
Elliği geçmek:Korkmak.
Ellik:Eldiven.
Eli tırnağına vurmak:Çok üşümek.
El uzunluğu:Hırsızlık.
Elmek:Tek el ile tutacak kadar.
Em:İlaç
Eme:Ama.
Emek etmek:Çalışmak, uğraşmak.
Emice:Amca.
Emicemu(Sondaki u uzun söylenir):Amca oğlu.
En(N genizden çıkarılır):Geniş ve derin hendek.
Eniş:İniş, bayır aşağı.
Enişte:Damat
Enük:Kedi, köpek türü hayvan yavrusu.
Erecek(Bazen ilk e uzun söylenir):İp eğirmeye yarayan bir ucu ince ve sivri, bir ucu da kalın ve sivri araç.
Erenperen:Darmadağınık.
Erinmek:Üşenmek.
Esah:Doğru, gerçek.
Esi(E uzun söylenir):Ucu yanan ya da közlü odun parçası.
Eşgere:Açıktan ,insanları gözü önünde yapılan iş.
Eşşek:1-Eşek .2-Odun kesmede kullanılan, çapraz çakılmış odunlardan yapılmış araç.
Eşşek dikeni:Deve dikeni
Eşşek paklası:Bakla
Eşün(E uzun söylenir):Sac üzerindeki yufka, ekmek vb, çevirmek için kullanılan ucu geniş ve ince , demir ya da ağaçtan yapılan araç.
Evedi:Acele.
Evetlemek:Acele etmek.
Evliya:Evliya mezarının bulunduğuna inanılan ve kutsal görülen ağaç veya tepe.
Evmek:Acele etmek.
Evselemek:Parmakların arasından elemek.
Evza:Kibrit.
Ezerte:Yemeği de yapılan geni yapraklı ,kokulu bir bitki.
F
Felenk:Kaldıraç
Ferik:Bir yaşında tavuk.
Fıdık atmak:Parmaklarını şıklatmak.
Fıraklu: 1-Çubuktan örülmüş çit.2-Uzun çubuk.
Fırıldak: Ağaçtan yapılmış, ezmek ve karıştırmak için kullanılan bir araç.
Furma: Hurma
Fırma fıkıç: Çok kalabalık ve sıkışık.
Fışırtmak: Fırlatıp atmak.
Fide: Fidan
Fidil: Sebze fidanı
Fistan: Kadın elbisesi.
Fol etmek:Fasulye vb. sebze ve tahılları kabuklarında ayırmak.
Folluk:1-Tavukların yumurtladıkları yer. 2-Tavukların görmesi için bırakılan yumurta.
Foltak:Geniş, bol.
Foruz:Horoz.
Fösük:Gevşek örülmüş örgü.
Fuğala:Mısır koçanından ayıklandıktan sonra geride kalan yaprakları.Talaş da denir.
G
Gabahat:Gaz çıkarmak.
Gabut:Ceket, mont.
Gahırlanmak:Üzülmek.
Gahramak:Söz ve davarnışla birisini üzmek.
Galandar:14 ocak 13 şubat arasındaki ay.
Galdirik(İkinci i uzun söylenir):Saplarından yemek ve turşu yapılan geniş yapraklı bir ot çeşidi.
Galuk:Evde kalmış, evlenmemiş.
Gancık: Dişi köpek , kedi gibi hayvanlar.
Gan kesen otu: İnce ve uzun yapraklı, bir sap ucunda top şeklinde çiçeği olan 10-15 cm kadar boylanabilen bir bitki. Yapraklı ağızda çiğnendikten sonra kanayan yaranın üzerine konursa kanamayı durdurur.
Ganlu:Kan davası olan.
Gantar böceği:Siyah renkli iri, boynuzları olan bir böcek.
Gap:1-Kap.2-Tabak ,çanak vb mutfak eşyası.3-Bulaşık
Gara ağaç:Kara ağaç.
Gara atiş:Evlerde ateş yanan kısımda yanan ateş.
Gara batlıcan:Patlıcan
Garağu:1-Dalları çekmeye yarayan eğri uçlu çubuk. 2-Dırmaçların ortasına takılan, u şeklinde eğilmiş dal.
Gara gavuk:Sarı çiçekleri olan bir 40-50 cm. kadar uzayabilen bir ot çeşidi.
Gara tavuk: Siyah renkli 15-20 cm uzunluğunda bir kuş.
Gardaşlık:1-Sağdıç 2-ok yakın arkadaş.
Gardaş payı:Eşit pay.
Garigen(İ uzun söylenir):gürgen ağacına verilen isim.
Garmaklamak:Avuçlamak, avucuyla tutmak.
Gartubu:Patates.
Gasuk:Kasılmış.
Gatık:Ayran.
Gatır nalı:Yuvarlak yapraklı, bir sap ucunda top şeklinde çiçekleri olan ve 10-15 cm kadar uzayabilen bir bitki.
Gaş:Hendek, uçurum.
Gatık:Ayran.
Gavara:Gaz çıkarmak.
Gavi:Sağlam, dayanıklı.
Gavsuk:Fındığın dış kabuğu.
Gavur papağı:Zehirli bir mantar çeşidi.
Gaybana:İşe yaramaz, hayırsız.
Gayda:Ezgi, türkü.
Gaypmak:Sıçramak.
Gayda:Ezgi.
Gayış:Kemer.
Gaynata:Kayınpeder.
Gazel:Yere dökülmüş ağaç yaprakları.
Gebiç: Değirmencinin öğüttüğü undan aldığı pay.
Gebiçci:Değirmenci.
Geçek:Bahçe kapısı.
Gelder:İneklere yal vermede kullanılan kap.
Gene:Yine
Geniş(N genizden çıkarılır):1-Geniş. 2-Umursamaz , kendini sıkmaz kişi.
Geveze keleği:Özellikle tekelere takılan büyük tenekeden yapılmış çan.
Gevrek gevrek gonuşmak:Neşeli neşeli konuşmak.
Gı(I uzun söylenir):Bayanlara hitap şekli.
Gıcışmak:Kaşınmak.
Gıci:bayanlar arasında kullanılan bir hitap şekli.
Gıcirik(İkinci i uzun söylenir):Gıcırdayarak ses çıkaran.
Gıdık:Küçük sepet.
Gıldır gıbıç:İşe yaramaz
Gır:Gri.
Gıran:Tepelerdeki düzlük alan.
Gırarmak:Kırarmak ,beyazlamak.
Gırık: Düşkün, hatırını sayan ,çok seven.
Gırklık:Koyun kırkma makası.
Gırmalı:eteklerinde sık kıvrımlar bulunan yöresel kadın elbisesi.
Gırpmak:Kırpmak , kesmek.
Gırtıl:Yaylalarda obanın topraklarında bulunduğu yerin ahalisine verilen para.
Gıvrak:Hareketli.
Gıvratmak: Döndürmek, bükmek.
Gıyı gazması:Dar ve uzun ağızlı , sert zeminleri eşmekte kullanılan kazma çeşidi.
Gızıl ot:Bir tür eğrelti otu. Güllük de denir.
Girebi:Ucu kıvrık küçük balta.
Gocagarı ayı:Yerel takvim.
Gocaman:İhtiyar adam.
Gonuşık:Söz.
Gofnak(Gohnak da denir):Hoppa.
Golçak:Ses çıkarmak için ağaç kabuğundan yapılan bir tür kırbaç.
Gollamak:Göz kulak olmak.
Gongirik(İkinci i uzun söylenir):Beşikler takılan bir tür zil.
Gopagene:Koşarak.
Gopça: Düğme.
Gopmak:1-Koşmak. 2-Kopmak.
Gor:At ve katırlara takılan bir tür zil.
Goşama:Avuç
Goşamalamak:Avuçlamak.
Goşmak:1-Ateşe odun atmak. 2-Birsinin yanına bırakmak,birisiyle bir yere yollamak.
Got:Mısr ,buğday , fındık gibi şeyler için kullanılan tahtadan yapılan ölçü kabı.
Govalak:Baykuş.
Govaldama:Çorapsız giylen aykkabı.
Govan:Arı.
Govank:Saçta oluşan kepek.
Goy vermek:Serbest bırakmak.
Gozak:Henüz olgunlaşmamış meyve.
Gögüce:Boğmaca hastalığı.
Göğ:1-Yeşil 2-Taze ve yeşil renkli sebzelerden yapılan yemek.
Göt:Bir yerin, bir nesnenin aşağı kısmı, alt tarafı.
Gövermek:Yeşilenmek.
Göynek:Atlet.
Göz:1-Görme duyu organı. 2-Suyun kaynağı.
Gözcek:Gözlük.
Guduruk:Kudurmuş.
Guguk:Guguk kuşu.
Gufa:Tahtadan su kabı.
Gufa:Tahtadan yapılmış su kabı.
Gulaç:El ucundan göğse kadar olan uzunluk ölçüsü, kulaç.
Gulaçlamak:Kulaçla ölçmek.
Gulaklu:Kenarlarında tutma yeri olan küçük tencere.
Gumanya:Kumanya, yiyecek.
Gumbul:1-Kambur. 2-Küçük çayır yığını.
Gurut:1-Yufkanın saç üzerinde kurutulmuş şekli.2-Çökeleğin küçük topaklar halinde kurutulmuş şekli.
Guş guyruk:Başörtüsünün üçgen şeklinde katlandıktan sonra arkası sarkar, kenarları alnın üst tarafına gelecek şekilde bağlandığı şekil.
Guşluk:Sabah ile öğlen arası vakit.
Guş pancarı:Yayvan şekilde yerde yetişen ve yemeği yapılan bir ot çeşidi.
Guyruklu:Özellikle ahırlarda ve tuvalet kuyularında, sidik akan yerlerde olan küçük, sülük benzeri hayvan.
Guz:Kuzeye dönük.
Gübel:Kalın sopa.
Gübür:Çöp.
Gücük:14 şubat 13 mart arasındaki ay.
Güdüne:Mısırın taneleri ayrıldıktan sonra kalan koçan kısmı.
Güney:Güneye dönük.
Gürgen:Kayın ağacı.
Güllük:Bir eğrelti otu çeşidi.İfteri, kızıl ot isimleri de verilir.
Güvenek:Isırdığı zaman çok kötü acıtan ve kanatan iri bir sinek türü.
Güz:Sonbahar.
Güzüne:Fırınlıolan. Demirden yapılmış soba.
Dağan:İpten dokumalar yapılan yer tazgahında iplerin gergin durmasını sağlayan üç tane dalın uçlarının bağlanmasıyla yapılan
araç
Dalak:Bal peteği.
Dalamak:Kedi köpek gibi hayvanların ısırması.
Dalaşmak:Kedi, köpek gibi hayvanların birbiriyle kavga etmesi.
Dalevera:Hile, kurnazlık.
Dallamak:Hırsızlık etmek.
Damar otu:Kan kesen otu da denen yayvan, 10 15 cm kadar büyüyebilen bir bitki.
Dana:1 yaşına kadar olan sığır yavrusu.
Dana boğan(Dana gıran da denir):Çöpleme . Dalları eskiden hasta olan buzağıların bğazlarında delik açmak için kullanılırmış.
Darı:Mısır
Daraklik(İ uzatılarak söylenir):Uzun ve beyaz gövdeli, yaprakları tırtıllı bir ağaç türü, Akçaağaç.
Dasdar:Yere serilen veya örtü olarak kullanılan bir dokuma çeşidi.
Davun:1-Dert , hastalık. 2-İnsanları öldürdüğüne inanılan efsanevi yaratık.
Dayımu(U uzun söylenir):Dayı oğlu.
Daylak:Uzun ve ince.
Debertmek:Kurcalamak.
Değezdürmek:Dokundurmak.
Dehlemek:At eşek gibi hayvanları yürütme sözü.
Dekmük:Tekme.
Demir:Tarla belleme aracı ,bel.
Demlik:Çaydanlık.
Dekmük:Tekme.
Delümsek:Tam deli olmayan, saf kişi.
Depinmek:Kurulanmak.
Depüngü:Tekme.
Deze(İlk e uzun söylenir):Teyze
Dezemu(İlk e ve u uzun söylenir):Teyze oğlu.
Dıman:1-Duman. 2-Sis.
Dırmaç:Yük taşımak amacıyla kullanılan bir dokuma çeşidi.
Dışarılık:Büyü ve cinler etkisiyle olduğuna inanılan olay.
Dışlık:Boş vakit , zaman.
Dibek:Buğday döğmeye yarayan içi oyuk taş.
Dibelü:Olağan, normal.
Diken orağı:Ağzı uzun , diken ve çalı kesmede kullanılan bir orak çeşidi.”Kelenti” de denir.
Dik horan:Bir horon çeşidi.
Dillü:Çok konuşan.
Dinelmek(N harfi genizden çıkarılarak söylenir):Ayakta durmak.
Dirlik:Varlık.
Dirlikli:Varlıklı, düzenli, cömert.
Ditmek:Küçük parçalar koparmak.
Divildemek:Hareket etmek.
Divrek:Hareketli ,dinç.
Dizlik:Kadınların giydiği şalvar ,”Don” da denir.
Dizme:Evin içindeki tahta duvar.
Dizmek:Sıralamak.
Doğan:1-Yırtıcı bir kuş. 2- Tarla bellemede kullanılan bellerin tutmaya yarayan baş kısmı.
Dokuz depe:Aslan pençesi
Dokuz taş : Farklı büyüklükte dokuz taşın üst üste konmasıyla oynanan bir oyun.İki grup halinde oynanır. Bir grup taşları bekler diğer grup elemanları sıra ile bezden sarılarak yapılmış yumruk büyüklüğünde bir topu atarak taşları devirmeye çalışır. Yığından taş yıkmayı başardıkları zaman kaçarlar. Bekçi olan grubun elemanları topu aralarında birbirlerine atarak kaçanları vurmaya çalışırlar.Vurulan kişi oyundan çıkar. Kaçan grup elamanlarının hepsi vurulmadan taşları tekrar yığmayı başarırlarsa çul yapmış sayılırlar ve oyun yeniden başlar. Eğer bütün elemanlar vurulursa vurulan grup taşların başına geçer, diğer grup top atarak taşları yımakaya çalışır.
Donanma:Silah atarak ilerleyen grup.
Donatmak:Giydirip kuşatmak, süslemek.
Doran:Mısırın tepesindeki çiçekler.
Doran atmak:Mısırın tepesinden çiçek açması.
Doruk:Ladin
Dönderme:Tavanın kapağından yararlanarak altı üstü çevrilerek yapıla bir kızartma çeşidi.
Döşek:Yatak.
Döşemelik:Kadınların alışveriş sırasında gecelik kumaş anlamında kullandıkları sözcük.
Dulda:Yağmur almayan saçak altı gibi yer.
Dutacak:Sıcak tencereleri tutmaya yarayan bez parçası.
Dutalık:Ara sıra vuran hastalık. Sara.
Duman:Sis.
Düdek:Haşlanmış kuru fasulye.
E
Ebe:Babaanne ,büyükanne.
Ebe köme:Ebegümeci
Ebem elması:Alıç.
Ecinnü:Cin.
Eğ:Bıçak, orak gibi araçları bilemeye yarayan araç.
Ehil:İşten anlar.
Ehnez:Zayıf.
Ehya:Gübre.
Ekseri:Daha çok.
Eletmek:Götürmek,iletmek.
Elik keçisi:Karaca.
Eliğin körü:Kızınca söylenen bir söz.
Elliği geçmek:Korkmak.
Ellik:Eldiven.
Eli tırnağına vurmak:Çok üşümek.
El uzunluğu:Hırsızlık.
Elmek:Tek el ile tutacak kadar.
Em:İlaç
Eme:Ama.
Emek etmek:Çalışmak, uğraşmak.
Emice:Amca.
Emicemu(Sondaki u uzun söylenir):Amca oğlu.
En(N genizden çıkarılır):Geniş ve derin hendek.
Eniş:İniş, bayır aşağı.
Enişte:Damat
Enük:Kedi, köpek türü hayvan yavrusu.
Erecek(Bazen ilk e uzun söylenir):İp eğirmeye yarayan bir ucu ince ve sivri, bir ucu da kalın ve sivri araç.
Erenperen:Darmadağınık.
Erinmek:Üşenmek.
Esah:Doğru, gerçek.
Esi(E uzun söylenir):Ucu yanan ya da közlü odun parçası.
Eşgere:Açıktan ,insanları gözü önünde yapılan iş.
Eşşek:1-Eşek .2-Odun kesmede kullanılan, çapraz çakılmış odunlardan yapılmış araç.
Eşşek dikeni:Deve dikeni
Eşşek paklası:Bakla
Eşün(E uzun söylenir):Sac üzerindeki yufka, ekmek vb, çevirmek için kullanılan ucu geniş ve ince , demir ya da ağaçtan yapılan araç.
Evedi:Acele.
Evetlemek:Acele etmek.
Evliya:Evliya mezarının bulunduğuna inanılan ve kutsal görülen ağaç veya tepe.
Evmek:Acele etmek.
Evselemek:Parmakların arasından elemek.
Evza:Kibrit.
Ezerte:Yemeği de yapılan geni yapraklı ,kokulu bir bitki.
F
Felenk:Kaldıraç
Ferik:Bir yaşında tavuk.
Fıdık atmak:Parmaklarını şıklatmak.
Fıraklu: 1-Çubuktan örülmüş çit.2-Uzun çubuk.
Fırıldak: Ağaçtan yapılmış, ezmek ve karıştırmak için kullanılan bir araç.
Furma: Hurma
Fırma fıkıç: Çok kalabalık ve sıkışık.
Fışırtmak: Fırlatıp atmak.
Fide: Fidan
Fidil: Sebze fidanı
Fistan: Kadın elbisesi.
Fol etmek:Fasulye vb. sebze ve tahılları kabuklarında ayırmak.
Folluk:1-Tavukların yumurtladıkları yer. 2-Tavukların görmesi için bırakılan yumurta.
Foltak:Geniş, bol.
Foruz:Horoz.
Fösük:Gevşek örülmüş örgü.
Fuğala:Mısır koçanından ayıklandıktan sonra geride kalan yaprakları.Talaş da denir.
G
Gabahat:Gaz çıkarmak.
Gabut:Ceket, mont.
Gahırlanmak:Üzülmek.
Gahramak:Söz ve davarnışla birisini üzmek.
Galandar:14 ocak 13 şubat arasındaki ay.
Galdirik(İkinci i uzun söylenir):Saplarından yemek ve turşu yapılan geniş yapraklı bir ot çeşidi.
Galuk:Evde kalmış, evlenmemiş.
Gancık: Dişi köpek , kedi gibi hayvanlar.
Gan kesen otu: İnce ve uzun yapraklı, bir sap ucunda top şeklinde çiçeği olan 10-15 cm kadar boylanabilen bir bitki. Yapraklı ağızda çiğnendikten sonra kanayan yaranın üzerine konursa kanamayı durdurur.
Ganlu:Kan davası olan.
Gantar böceği:Siyah renkli iri, boynuzları olan bir böcek.
Gap:1-Kap.2-Tabak ,çanak vb mutfak eşyası.3-Bulaşık
Gara ağaç:Kara ağaç.
Gara atiş:Evlerde ateş yanan kısımda yanan ateş.
Gara batlıcan:Patlıcan
Garağu:1-Dalları çekmeye yarayan eğri uçlu çubuk. 2-Dırmaçların ortasına takılan, u şeklinde eğilmiş dal.
Gara gavuk:Sarı çiçekleri olan bir 40-50 cm. kadar uzayabilen bir ot çeşidi.
Gara tavuk: Siyah renkli 15-20 cm uzunluğunda bir kuş.
Gardaşlık:1-Sağdıç 2-ok yakın arkadaş.
Gardaş payı:Eşit pay.
Garigen(İ uzun söylenir):gürgen ağacına verilen isim.
Garmaklamak:Avuçlamak, avucuyla tutmak.
Gartubu:Patates.
Gasuk:Kasılmış.
Gatık:Ayran.
Gatır nalı:Yuvarlak yapraklı, bir sap ucunda top şeklinde çiçekleri olan ve 10-15 cm kadar uzayabilen bir bitki.
Gaş:Hendek, uçurum.
Gatık:Ayran.
Gavara:Gaz çıkarmak.
Gavi:Sağlam, dayanıklı.
Gavsuk:Fındığın dış kabuğu.
Gavur papağı:Zehirli bir mantar çeşidi.
Gaybana:İşe yaramaz, hayırsız.
Gayda:Ezgi, türkü.
Gaypmak:Sıçramak.
Gayda:Ezgi.
Gayış:Kemer.
Gaynata:Kayınpeder.
Gazel:Yere dökülmüş ağaç yaprakları.
Gebiç: Değirmencinin öğüttüğü undan aldığı pay.
Gebiçci:Değirmenci.
Geçek:Bahçe kapısı.
Gelder:İneklere yal vermede kullanılan kap.
Gene:Yine
Geniş(N genizden çıkarılır):1-Geniş. 2-Umursamaz , kendini sıkmaz kişi.
Geveze keleği:Özellikle tekelere takılan büyük tenekeden yapılmış çan.
Gevrek gevrek gonuşmak:Neşeli neşeli konuşmak.
Gı(I uzun söylenir):Bayanlara hitap şekli.
Gıcışmak:Kaşınmak.
Gıci:bayanlar arasında kullanılan bir hitap şekli.
Gıcirik(İkinci i uzun söylenir):Gıcırdayarak ses çıkaran.
Gıdık:Küçük sepet.
Gıldır gıbıç:İşe yaramaz
Gır:Gri.
Gıran:Tepelerdeki düzlük alan.
Gırarmak:Kırarmak ,beyazlamak.
Gırık: Düşkün, hatırını sayan ,çok seven.
Gırklık:Koyun kırkma makası.
Gırmalı:eteklerinde sık kıvrımlar bulunan yöresel kadın elbisesi.
Gırpmak:Kırpmak , kesmek.
Gırtıl:Yaylalarda obanın topraklarında bulunduğu yerin ahalisine verilen para.
Gıvrak:Hareketli.
Gıvratmak: Döndürmek, bükmek.
Gıyı gazması:Dar ve uzun ağızlı , sert zeminleri eşmekte kullanılan kazma çeşidi.
Gızıl ot:Bir tür eğrelti otu. Güllük de denir.
Girebi:Ucu kıvrık küçük balta.
Gocagarı ayı:Yerel takvim.
Gocaman:İhtiyar adam.
Gonuşık:Söz.
Gofnak(Gohnak da denir):Hoppa.
Golçak:Ses çıkarmak için ağaç kabuğundan yapılan bir tür kırbaç.
Gollamak:Göz kulak olmak.
Gongirik(İkinci i uzun söylenir):Beşikler takılan bir tür zil.
Gopagene:Koşarak.
Gopça: Düğme.
Gopmak:1-Koşmak. 2-Kopmak.
Gor:At ve katırlara takılan bir tür zil.
Goşama:Avuç
Goşamalamak:Avuçlamak.
Goşmak:1-Ateşe odun atmak. 2-Birsinin yanına bırakmak,birisiyle bir yere yollamak.
Got:Mısr ,buğday , fındık gibi şeyler için kullanılan tahtadan yapılan ölçü kabı.
Govalak:Baykuş.
Govaldama:Çorapsız giylen aykkabı.
Govan:Arı.
Govank:Saçta oluşan kepek.
Goy vermek:Serbest bırakmak.
Gozak:Henüz olgunlaşmamış meyve.
Gögüce:Boğmaca hastalığı.
Göğ:1-Yeşil 2-Taze ve yeşil renkli sebzelerden yapılan yemek.
Göt:Bir yerin, bir nesnenin aşağı kısmı, alt tarafı.
Gövermek:Yeşilenmek.
Göynek:Atlet.
Göz:1-Görme duyu organı. 2-Suyun kaynağı.
Gözcek:Gözlük.
Guduruk:Kudurmuş.
Guguk:Guguk kuşu.
Gufa:Tahtadan su kabı.
Gufa:Tahtadan yapılmış su kabı.
Gulaç:El ucundan göğse kadar olan uzunluk ölçüsü, kulaç.
Gulaçlamak:Kulaçla ölçmek.
Gulaklu:Kenarlarında tutma yeri olan küçük tencere.
Gumanya:Kumanya, yiyecek.
Gumbul:1-Kambur. 2-Küçük çayır yığını.
Gurut:1-Yufkanın saç üzerinde kurutulmuş şekli.2-Çökeleğin küçük topaklar halinde kurutulmuş şekli.
Guş guyruk:Başörtüsünün üçgen şeklinde katlandıktan sonra arkası sarkar, kenarları alnın üst tarafına gelecek şekilde bağlandığı şekil.
Guşluk:Sabah ile öğlen arası vakit.
Guş pancarı:Yayvan şekilde yerde yetişen ve yemeği yapılan bir ot çeşidi.
Guyruklu:Özellikle ahırlarda ve tuvalet kuyularında, sidik akan yerlerde olan küçük, sülük benzeri hayvan.
Guz:Kuzeye dönük.
Gübel:Kalın sopa.
Gübür:Çöp.
Gücük:14 şubat 13 mart arasındaki ay.
Güdüne:Mısırın taneleri ayrıldıktan sonra kalan koçan kısmı.
Güney:Güneye dönük.
Gürgen:Kayın ağacı.
Güllük:Bir eğrelti otu çeşidi.İfteri, kızıl ot isimleri de verilir.
Güvenek:Isırdığı zaman çok kötü acıtan ve kanatan iri bir sinek türü.
Güz:Sonbahar.
Güzüne:Fırınlıolan. Demirden yapılmış soba.
Geri: D-E-F-G
Cuma 4 Mayıs 2007 - 12:20
BUNUN TAMAMINI KİMSE Bİ SEFERDE OKUMAZ ANCAK LAZIM OLDUGUNDA HAAA BU KELİME NE DEMEK DİYE ARAŞTIRAN OLURSA GİRSİN BAKSIN
- doganci61Bizden Biri...
- Mesaj Sayısı : 91
Yaş : 41
Nereden: : COOOK UZAKTAN
Kayıt tarihi : 14/04/08
Geri: D-E-F-G
Ptsi 27 Ekim 2008 - 19:48
FIRMA yerine FURMA olsa daha iiyi olur heralde arkadasim, diger bilgiler icin tsk
- webecooBizden Biri...
- Mesaj Sayısı : 47
Kayıt tarihi : 05/11/08
Geri: D-E-F-G
Ptsi 10 Kas. 2008 - 20:23
haci eşün deil. öşün deil mi
- webecooBizden Biri...
- Mesaj Sayısı : 47
Kayıt tarihi : 05/11/08
Geri: D-E-F-G
Ptsi 10 Kas. 2008 - 20:24
daylanmak var darsugumak var
Geri: D-E-F-G
Ptsi 10 Kas. 2008 - 21:25
arasıra okuyan olunca hatalar bulunuyo.. .. Bunları kaleme alan kişi doğancılı değil. o köyüne göre yazmış. Ama orjinalleri dediğin gibi..
- cufaçayırlığıAğasarlı
- Mesaj Sayısı : 26
Yaş : 44
Nereden: : TRABZON
Kayıt tarihi : 22/12/08
Geri: D-E-F-G
Paz 25 Ekim 2009 - 22:06
ula isiin GICCUVAZ var
hem küçük kız anlamında hemde güzel kız tatlı kız anlamında kullanılır
hem küçük kız anlamında hemde güzel kız tatlı kız anlamında kullanılır
- cufaçayırlığıAğasarlı
- Mesaj Sayısı : 26
Yaş : 44
Nereden: : TRABZON
Kayıt tarihi : 22/12/08
Geri: D-E-F-G
Paz 25 Ekim 2009 - 22:09
DADDUK
tatlıgzel anlamında
tatlıgzel anlamında
- cufaçayırlığıAğasarlı
- Mesaj Sayısı : 26
Yaş : 44
Nereden: : TRABZON
Kayıt tarihi : 22/12/08
Geri: D-E-F-G
Paz 25 Ekim 2009 - 22:10
GICIMIZ
arkadaş
arkadaş
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz